balıklar bozdu tüm dengeyi...

evim sahilde değil
AMA
öyleymişçesine martı çığlıklarıyla iç içeyim
aslında martıların yeri şehrin göbeği değil
AMA
sanırım artık balıklar da olması gereken yerde değil

nerede?

-beynin başka, bedenin başka yerde de peki ya ruhun nerede?
-ruhum yokki yerinde... inek içti, sonra da dağa kaçtı herhalde...

akıntıya kapılıp çıkmaya çalışmak mı, durup zevk almak mı?

azgın bir nehrin akıntısına kapıldığını hissediyorsan bazen, ne yapacağını düşün önce sen? tüm enerjini dışarı çıkmak için mi harcayacaksın yoksa hep derinlerde kalıp zevk almaya mı bakacaksın?

dibe dalmak mı, kıyıda durup bakmak mı?

dibe dalıp her seferinde avuçlarında ıslak kumlarla yüzeye çıkmak mı, kıyıda durup denizin dibindeki kumları görmeye çalışmak mı?

tarih yazmak mı, tarihe karışmak mı?

hangisini yaşamak istiyorsun? haydi bir an önce seç ve harekete geç...
ya da kıpırdama yerinden ve tarihe karışanlardan biri ol 'başarılı bir şekilde'...

içi boş mu, dolu mu?

2 yıl boyunca bir sosyal sorumluluk projesi kapsamında tüm türkiye'yi dolaştım. spor ağırlıklı tasarlanan organizasyonda bir sanat atölyesi yürütüyorduk. doğu'ya gittikçe ilginin arttığını, batıya yaklaştıkça her daim, here şeye sahip olabilmenin verdiğşi 'tokluk'la dolaşan çocukların ilgisinin azaldığını, yapılanların tamamen yok sayıldığını üzülerek izledim. o zaman da anlayamamıştım; düşündüm, taşındım, gördüm ki hala anlayamamışım...
çok sahip olmak, çok mu doymak, doymak, hep mi dolu olmak?..
bir merakım daha var: nasıl bir doluluk acaba bu; dışı dolu da, acaba içi boş mu dolu mu?

görmeyeceğim...

40'a 2.5 kaldı.
muhasebenin vakti geldi çattı
defteri çıkar masaya
abaküsü al bir yanına
kazanılanlar sağ tarafa
kaybedilenler sola
hangisinin ağır bastığını söylemeyeceğim
çünkü ben de görmeyeceğim
görmeyeceğim çünkü bileceğim ki
birileri, bir yerlerde benden, senden, ondan daha da çok kaybediyorlar
hem de hiç kazan-a-madıklarını yitiriyorlar